RAKASİM

   
 
  Neyzen Tevfik
TÜRKİYE CANIM FEDA

Neyzen Tevfik

Tam adı Tevfik Kolaylı'dır. 
14 Haziran 1879 tarihinde Bodrum'da
doğdu, 28 Ocak 1953 tarihinde İstanbul'da
öldü.
İlköğrenimini Bodrum'da gördü. İzmir
İdadisi'ni bitirmeden  ayrıldı. Kendi kendini
yetiştirdi;Farsça öğrendi, İzmir
Mevlevihanesi'ne, İstanbul'da Galata ve
Kasımpaşa Mevlevihanelerine gitti. 
Fatih Medresesi'nde dört yıl okudu.
Bektaşi tarikatına girerek Sütlüce Tekkesi
şeyhi Münir Baba'ya bağlandı. Bir süre
Mısır'da yaşadı. Eşref'ın çıkardığı Deccal
dergisindeki II.Abdülhamit'i yeren bir şiiri
nedeniyle gıyabında idama mahkum edildi.
İkinci Meşrutiyet'in ilanıyla İstanbul'a
döndü. 
  Ney çalmadaki ve şiir okumada ustalığı
ile  sözünü esirgemezliği haklı ve yaygın bir
ün kazandırdı. Toplumsal kural ve baskıları
takmayarak ilginç  yaşantısını her dönemde
sürdürdü. Sürekli  içki içtiği için, zaman 
zaman akıl hastanesinde bağımlılık 
sağaltımı gördü. Nef'i ve Eşref'ten sonra 
Türk Edebiyatında taşlama türünün 
üçüncü önemli temsilcisi kabul edilir. 
Baskıyı, yobazlığı, din-mezhep
ayrımcılığını, insanlar arasında eşitsizliği, 
çıkarcı politikacıları, çağdaşlaşma adına 
girişilen yararsız özentili davranışları 
kınamış; inanç özgürlüğünü, kadın
haklarını savunmuştur. Yaşamın acılarını, 
toplumdaki bozuklukları, haksızlıkları 
konu edindiği hicviyeleri dillerde ve 
gönüllerde  yer etmiştir. 

 

YAPITLARI

Hiç (1919)
Azâb-ı Mukaddes (1949)

 

ŞİİRLERİ

Abdülhamid'in Ağzından Bir Nutk-ı Hümâyun
Dörtlükler
İkilikler
Koşma

ABDÜLHAMİD'İN AĞZINDAN BİR NUTK-I HÜMÂYUN

Kal'a-i âsâr-ı zulme verdim istihkâm-ı tam
Ettim istibdad ile tarihe ibka-ı nâm 

Öyle tarsîn eyledim olsa cihan zir ü zeber
Attığım üss-i mezâlim haşre dek eyler devam 

Ben o cellâdım, vatanda açtığım her yârenin
İltihâbı bir zaman etmez kabul-i iltiyâm 

Nerde Cengiz, Engizisyon, nerde Haccac ü Yezid,
Nerde Timur, Hülâgû, nerde ecdâd-ı izâm 

Nerdedir Şeddâd  ü Nemrûd, nerdedir Ad-u Semûd
Her cihetçe zâlimân-ı dehre ben oldum imâm

Ben ölürsem mülk-ü millet bitmeden volkan gibi
Ka'r-ı lâhdimden tüter eflâka dûd-i intikam!

Ol kadar ezdim şu miskin milleti ki etmesin
Fasl-ı dâvâ eylemek'çün rûz-i mahşerde kıyâm! 


DÖRTLÜKLER

* Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler; Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus! dediler... Künyeni almak için, partiye ettim telefon, "Bizdeki kayda göre, şimdi o meb'us!" dediler... * Kim demiştir kanun alınmıştır ayak altına, Böyle bir halin vukuunda hamiyyet çiğnenir. Devleti yolsuz görenler halt eder bir beldede, Kaldırım olmazsa kanun-ı hükûmet çiğnenir. * Felsefemdir kitab-ı imânım, Taparım kendi rûhumun sesine. Secde eyler hâkikatim her ân, Kalbimin âteş-i mukaddesine. * Gözünü aç daha meydan var iken, Dizginin canbaz elinde Neyzen! Girmedim ya kapısından baktım, Cennet'i at pazarı sandım ben. * Bî-namaz deyip beni Hak'dan uzak gören, Sığmaz senin hayâline mihrâb ü mübrem. Sen sade beş vakitte ararsın Allahını, Ben her zaman onunla emîn ol beraberim. * Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır. Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır. Geçmez ele bir pâye, kavuk sallamayınca, Kürsî-i liyakat pezevenk, puşt olanandır! * Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden, Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü. Kara bir kinle taassub pusudan çıktı yine, Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü.
İKİLİKLER

*
Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti!

*
Kâbe'den maksat varmaktır yâra,
Kör gibi tapınma kuru duvara.

*
Mey'de Bektâşi göründüm, Ney'de oldum Mevlevî,
Meşrebim Mollâ-yi Rûmî, mezhebim Bektâşidir

*
Üstüne alma fakat dinle samur kürkçüyü sen,
Nasıl olsa kabahat sahibini terk etmez.
KOŞMA

Dudağında yangın varmış dediler,
Tâ ezelden yayan koşarak geldim.
Alev yanaklara sarmış dediler,
Sevdâ seli oldum; taşarak geldim.

Kapılmışım ak oduna bir kere,
Katlanırım her bir cefâya, cevre
Uğraya uğraya devirden devre
Bütün kâinatı aşarak geldim.

Yapmak, yıkmak senin bu gamlı ömrü.
Ben gönlümü sana verdim götürü.
Sana meftûn olduğumdan ötürü
Sarhoş oldum Neyzen, coşarak geldim.

 

Neyzen'in Besiktas'taki Heykeli
 
"Felsefemdir kitab-i imânim, 
Taparim kendi ruhumun sesine.
Secde eyler hakikatinm her an,
Kalbim ates-i mukaddesine."

GÜZEL NEYZEN FIKRALARI





Hamam Sefasi
Bir gün Neyzen arkadasi çayci
Haci ile Ibrahim Pasa Hamamina
gitmislerdi.Keyif bu ya, hamamda
âlem yapma arzusuna kapildilar.
Yani hamamda raki içmek,birkaç
gün ardi ardina demlenmek istediler.
Iki dost ufak bir damacanaya o devrin
çok meshur rakilarindan olan ve
Büyükada'daki manastirda bir papazin
çektigi rakidan-- ki o yillarda
buna "papazin düzü" derlerdi--
doldurttular.Bardak,kadeh,fincan alma
lüzumunu görmediler.Hamam taslari ne
güne duruyor?Rakiyi da kurnalardan
birine döktüler,basina geçip taslarla
içmeye basladilar.
Neyzen çaldi,Haci okudu.Haci okudu,
Neyzen çaldi.Böylece günü geçirdiler.
Raki tükenince etirttiler.Üçüncü gün
pestemallari da attilar.Çirilçiplak,
ney çalarak,okuyarak,siir söyleyerek
günü geçirdiler. Hamamin sicakligi
da onlari bol bol terletiyor ve
bu yüzden içki tutmuyor,adamakilli
sarhos olamiyorlardi. Ne yapmali?
Neyzen hemen kararini verdi, sirtina
bir pestemal alarak sokaga firladi.
Direklerarasindaki Sokrat eczanesine
kosarak büyük bir sise eter aldi.
Hamama dönünce eteri,rakiyi kurnaya
döker.Baslarlar içmeye...
Taslar çoktan kurnanin dibinde,
rakinin içinde, kim çikaracak?
Esasen tasa ne hacet var, beygir
gibi egilip içmek dururken???
Egilip lakir lakir içerler...Bu
cümbüs dört gün sürer.  Nasil
oluyorsa, iki kafadar Adem.
Havva, Seytan ve Cennet hakkinda
bir bahse, bir münakasaya giriyorlar.
Iki çiplak Adem'in cennettte
nasil gezdigini, elbisesini,
donu olup olmadigini konusuyorlar.
Ve nihayet Adem'inde cennette
kendileri gibi çiplak yasadigina
hükmediyorlar. Madem ki Adem
Babamiz çiplak gezerdi, onlar
niçin gezmesin?"Gezerim,gezemezsin"
derken Neyzen firlayarak "Ben gezerim,
iste Sehzadebasi'na gidiyorum!"
diyerek hamamin kapisindan sokaga ugruyor.

Neyzenin çikamayacagina inanan Haci, belki

disarda,soguklukta gizlenmistir düsüncesiyle

Neyzen'in pesinden -kontrol kaygisiyla-

çikiyor. Fakat Neyzen'in sokaga çiktigini

ögrenince, o da firliyor.Neyzen önde Haci
arkada, ikiside çiplak,sakallar uzamis
Sehzadebasi'na kadar geliyorlar.
"
Dinleyen her zerreye bir hitabim
var benim

Kâinat isminde hiçten bir kitabim
var benim.
Ya hitabimdan okusun ya kitabimdan beni,
Yazdigim efsânede on alti bâbim
var benim!
Hey'etimde müttefik magrible masrik,veche yok,
Gayr-i mer'i  zerrede bin aftâbim var benim`"












Tabutta yatardi


Hayri Yenigün anlatiyor: Bir gün Büyük Postane
arkasinda, Tefeyyüz kütüphanesinin karsisindaki
Ismail'in koltuk meyhanesine ugrar Neyzen'in
nerede yatip kalktigini sorar.Meyhaneci Ismail:
" Burada, Hocapasa Camii'nin bir tabutlugu var,
oraya gider.Bir tabutun kapagini kaldirir, içine girer,
kapagi da üstüne çeker vce rahat rahat uyur."

Padisahçilik

Abdülhamid döneminde,sariklilarin kahvehanelerde

oturmalari yasaklanmis.Neyzen,Fevziye

kiraathanesinde basinda sarik nargile içerken

içeriye bir kaç polis,bir kaç komiser,bir kaç hafiye

girer.Baslarinda da Mesihat (Seyhülislamlik) müfettisi...
Neyzen'i karakola götürmek isterlersede bizimki
yerinden kimildamaz.Bir yandan da o ünlü küfürlerinin
hiç gün yüzü görmemislerini birbiri ardinca
siralamaktadir. Cadde ana baba gününe döner.
Seyre gelen gelene...Baska hafiye ve polisler de
ortaya çikar;hep birlikte Neyzen'in kollarina yapisarak

sürüklemeye kalkisirlar.Neyzen bir ara ellerinden

siyrilip bir masanin üzerine çikar,caddeye dönüp avazi

çiktigi kadar bagirir:  " Padisahim çok yasa,
Sevketinle bin yasa ! "
Müfettis,komiserler,polisler çil yavrusu gibi dagilirlar.
Neyzen masadan inip nargilesinden bir nefes
çektikten sonra kendi kendine "  Ulaaan, amma da
enayi seylermis ha ! " der.
Edep 
Tanidigi bir subayi ziyarete,kislaya gider.Subayin
ricasi üzerine askerlere ney çalar.Sonunda aska gelip
zeybek oynamaya durur.Pantolonun dügmelerini
iliklemeyi unuttugunu gören erlerden biri " Efendi
amca,edep yerin açikta kalmis " der.Neyzen oyunu
kesip keserek ellerini kaldirarak Tanri'ya seslenir:
" Çok sükür sana, nihayet karsima edebim oldugunu
söyleyen bir kulunu çikardin "
Hangisini içer 

Yesilayci bir profesör, "içkinin zararlari" konulu bir
konferans veriyormus.Konusmasinin bir yerinde
dinleyicilere sormus:
" iki kovadan birine raki digerine su doldurup bunlari
bir esegin önüne koysak, esek hangisinden içer
acaba " Dinleyiciler hep bir agizdan " Suyu " demisler.
" Neden suyu içer" demis profesör, Neyzen hemen
atilmis " Esekliginden "

Ahmet Rasim milletvekilligi döneminde bu espriyi
Mustafa Kemal'e anlatmis.M.Kemal bunu çok
begenmis. Atatürk beraberindekilerle bir aksam
çiftliginde içerken,az ötede dolasan bir köylü
çocugunu yanina çagirarak sormus :

--Biz ne yapiyoruz ?

--Raki içiyorsunuz.

--Söyle bakalim, iki kovadan birine raki digerine su
doldursak,bunlari esegin önüne koysak,esek
hangisini içer ?

--Rakiyi !

--Aman,demis,sebebini sormayalim!!!
Yiyip içmek için mi ? 

Neyzen,bir gün Mazhar Osman'la karsilasir.

--içmeye devam ediyormusun,Neyzen ?

--Neden sordunuz,Beni tedavimi edeceksiniz,yoksa
yemege mi çagiracaksiniz ?
Sise çekerken 

Neyzen,bel agrilarindan yakinmaktadir.Tanidik
doktorlardan biri: "En iyisi sise çekmek" der,
"agrilardan kurtarir seni"

Ertesi gün bir dostu,Neyzen'i kaldirima uzanmis,elinde
raki sisesini tepesine dikmis sekilde görünce :

--Üstad,rakiyi birakacagini söyleyip duruyordun,
bakiyorum azaltacagina ölçüyü büsbütün kaçirmissin.

Neyzen,dostunu yattigi yerden söyle bir süzer:

--Bu sefer doktor tavsiyesiyle içiyorum.Bel agrilarindan
sikayet ediyordum;doktor "sise çek" dedi.
Nasil görüyor ? 

Birinci dünya savasinda iki gözünü kaybeden bir
tanidigiyla söylesmektedir.Tanidigi sorar:

--Durumu nasil görüyorsun Tevfik'cigim?. Neyzen
"karanlik" diyecekken vazgeçer,

--Sizin gördügünüz gibi,diye cevap verir.
Yol veririm 

Meyhanenin tuvaletine giderken,daracik koridorda bir
kabadayi ile karsilasir.Birinden birinin kenara
çekilmesi gerekmektedir.

Neyzen, " Müsaade et,geçeyim " der.Sarhos kabadayi,
"Sen kime kafa tutuyorsun babalik, ben senin gibi
cigeri iki para etmezlere yol vermem " diye aksilenir.
Bizimki hemen kenara çekilir, " Ben veririm " der.
Herkesin Bildigini 

Basin çevrelerinde taninmis bir hanim,Neyzen'le
karsilasinca,
--Askolsun,benim için asifte filan gibi sözler
söylemissiniz ?

Neyzen elini sinek kovalar gibi sallamis;

--Hanim,sen beni tanimiyorsun.Ben herkesin bildigi
seyleri söylemem.
Kime uygunsa... 

Moralinin bozuk oldugu bir gün,hoslanmadigi bir adam
masasina çöker ve münasebetsiz laflarla Neyzeni
kizdirir.Adam bir ara;

--Üstad,bugüne kadar hiçbir yerde neden görev

almadiniz acaba ? diye sorunca,dayanamaz !

--Senin gibi himbillarin yerine geçmemek için der.
Pislige bulasmamak 

Savas vurguncularindan birinin dedikodusu
yapilmaktadir.

--Tonla parasi var...Herifin bir eli yagda,bir eli balda...
Nereye gitse,hemen yol açiyorlar.

Neyzen sorar :

--Gerçekten kenara çekiliyor mu herkes ?

--Çekiliyor

--Demek cebindeki pislige bulasmak istemiyorlar...
Benzetmede hata olmaz ! 

Kafayi iyice bulmus,yalpalayarak giderken bir tanidiga
rastlar.

--Yazik dostum,yazik,canina hiç acimiyorsun.
Bu gidisle sen fazla yasamazsin.

Neyzen adamin yüzüne bakip gülümser.

--Ömür denilen,içi su dolu fiçiya benzer,içindeki,azar
azar da kullansan,hepsini de bosaltsan,mutlaka biter.
Bulunur ama ? 

Neyzen'in bir arkadasi meyhaneye girer ve garsona
sorar ;

--Bizim Neyzen burada mi?


--Burada beyim,Sagdan besinci masa.

O masada Neyzen'i göremeyen adam geri döner:

--Gitmis...

--Affedersiniz beyim,kabahat bende.Masanin altina
bakin dememistim,size...
Evin yolu
Aksaray'da bir ev kiralar.Yeni tasindigi siralar,geceleri 
meyhaneden dönerken ara sokak içindeki evini
bulmakta güçlük çekmektedir.Bir gece,karsisina
çikan bekçi'ye:

--Bekçi baba,Neyzen Tevfik buralarda bir yerde
oturuyor.Sen evini biliyormusun?

--Neyzen Tevfik sensin ama beyim!

--Ben sana kimim diye sormadim,Neyzen Tevfik'in
evini sordum...
Agzina içki koymamis!!! 

Sait Halim Pasa,Neyzen'i seven bir kisiymis.Bu
yüzden ona izaz ve ikramda bulunurmus.Pasanin 
sofrasinda fena sarhos olup sizdigi bir gecenin
sabahinda,pasa,Neyzen'den bir daha içki
içmeyecegine dair kesin söz istemis.Neyzen'de,
Pasayi son derece saygiyla sevdigi için,istenilen sözü
ciddiyetle vermek zorunda kalmis.Bu söze göre
Neyzen agzina bir daha raki koymayacak!!!

Bir dahaki çagrilisinda Pasanin karsisina zil zurna
sarhos çikmis.Pasa onun bu halini görünce esefle
sormus:

--Hani söz vermistin?Bir daha agzina içki
koymayacaktin?

Neyzen,yemin ederek agzina bir damla içki
koymadigini söyleyince,pasa derin bir hayrete
düserek:

--inanman,söyle yakin gel de bana bir "hoh" de,
bakalim.

Neyzen iyice sokulup.pasanin burnuna,olanca
gücünle bir "hoh" demis.Lâkin hayret,gerçekten de

Neyzen'in agzi içki kokmuyor! Pasa saskin,saskin:

--Bu nasil is Neyzen? deyince,Neyzen onu
kahkahadan kirdiran cevabi veriyor:

--Sen kokusunu alip da anlamayasin diye içkiyi
altimdan tenkiye ettirdim.Insan biraz kendine
hükmedip de aldigini çikarmazsa,iste böyle,tipki
yukaridan içmiscesine mest oluyor pasam!!!
Kirk yillik ölü 

Dr.Fahrettin Kerim Gökay "içkinin zararlari" konulu
konferansini vermektedir. Bir ara:

--Rakinin her kadehi,hayatimizi bir saat kisaltir,der.

Dinleyiciler arasinda olan Neyzen yerinden firlayip
bagirir:

--Eyvah,yandik!

--Hayrola?

--Hesap ettim,meger ben öleli tam kirk yil olmus!!!
Kovmanin nazikçesi 

Bir arkadasiyla Beyoglu'nda gezerken Ubeydullah
Efendiyle karsilasirlar.(Ubeydullah Efendi,ünlü Jön
Türkler'dendi.Son yillarda Besiktas Evlendirma
Memuruydu) Neyzen,Ubeydullah Efendiye sorar:
--Hocam,Hazreti Adem'le Hazreti Havva'nin nikahlarini
hangi imam kiydi?

--Davetliler arasinda degildim,bilmiyorum.

--Peki,Adam'la Havva cennetten  niye kovuldular?

--Bir münasebetsizlik etmislerdir.

--Ne gibi?

Ubeydullah Efendi dayanamaz:


--Sizin bu aksam yaptiginiz gibi.

--Peki,acaba nasil kovuldular?

--Defol...Yoksa sana haddini bildiririm simdi!

Neyzen,ardindan bastonunu sallayarak kosan
Ubeydullah Efendi ile arayi açtiktan sonra durup
seslenmis:
--Böyle nazikçe kovmasini biliyordun da,benimle
ne diye bir saat ugrastin üstad?
Hangi Anahtar? 

Danibütün geçinen bir dostu sorar:

--Beni tanirsin...Cennetin anahtari sende olsa beni
oraya almaz miydin?

Neyzen,karsisindakini bastan ayaga söyle bir
süzdükten sonra gülümser:

--Bende Cennetin degil de Cehennemin anahtari
olsaydi,senin için daha hayirli olurdu.Belki seni oradan
çikarirdim!
Gelin gibi... 

Son hizla giden taksinin soförüne sesleniyor:

--Aman oglum,n'olur biraz yavasla.

--Merak etme baba,biz bu taksiyle gelin tasiyoruz.

--Desene biz de düzülecekler arasindayiz!!!
Meyheneye girmeden... 


Es dostunun israri karsisinda,bir daha meyhaneye
girmeye tövbe eder.Bir kaç gün sonra, vakt-i kerahet
(demlenme zamani) zamani gelince dayanamaz.Bir at
kiralayip solugu Langa'da Kosti'nin meyhanesinde alir.
Attan inmeden,kapidan seslenip içkisini getirtir.

Meyhanedeki tanidiklari seslenirler:

--Hoca,böyle at üstünde içki içilirmi?Hele atini bagla
gel de usulünce içki içip sohbet edelim.

--Yoo,gelemem yaniniza.Meyhaneye girmeye

tövbeliyim!
Delilik ayricaligi... 

Sirkeci'de Necdet Rüstü Efe ile karsilasir.Ayaküstü
konusurlarken Neyzen,cumhurbaskani Ismet
Inönü'nün diktatörlügünden söz etmeye baslar.
Necdet Rüstü,dönemin her tasin altindan çikan
polislerinden birinin köse basinda durup kendilerine
kulak kabarttigini görünce tedirgin olur,kisa kesmeye
çalisir.O sirada polis biyik altindan gülümseyerek
yanlarindan uzaklasir.Olup bitenler Neyzen'in
gözlerinden kaçmamistir.

--Polisten korktun degil mi?Bana bir sey yapamaz,
çünkü ben deliyim.Bu yüzden dokunulmazligim var.
Fakat bu delilik imtiyazini kazanip içimi rahat
dökebilmek için neler çektim,bilemezsin.
Adam yerine koymuyorlar... 
Hüseyin Sehsuvar anlatiyor:" ...küfürlere basladi.
Sonra basini sola çevirip bana döndü:

--Hüseyin,ben önüme gelene sövüyorum.

--Söversin,

--Bana bir sey yapmiyorlar???

--Ne yapacaklar?

--Ulan yoksa bunlar beni adam yerine mi koymuyorlar?
??
Parasiz bilete karsilik 

Kadiköy'deki Opera sinemasinda bir hayir kurumu
yararina konser verilmakteydi.Konsere ara verilince
Neyzen eline bir sapka alarak siralari dolasir,para
toplar.Sahneye çikar;sapkada toplanan büyük
miktardaki parayi oradaki masanin üzerine bosaltir.
Dinleyilere döner:

--Muhterem topluluk,herbiriniz bu konsere bilet parasi
ödeyerek geldiniz.Yalniz ben davetliydim,para
ödemedim.Su masanin üstündeki,tarafimdan
toplanmis paralari,bana verilen biletin karsiligi olarak
hayir kurumuna birakiyorum..
Iki kilo Raki 

Yüksel Bastunç,"bu fikra ne kadar dogrudur,
bilinemiyor" diye yaziyor: "Atatürk bir aksam Neyzen'i
Florya'daki kösküne çagirtiyor.Bir iddiasi vardir:

--Senin çok fazla içki içtigini söylüyorlar.Benim kadar
içermisin?

--Ne kadar içersiniz? der Neyzen

--iki tane kiloluk raki içerim.

M.Kemal kelimelere basa basa bu sözleri söylemistir.
Neyzen'in gözünü korkutmak istemistir. "Canim ne
isterse,susuz,mezesiz" diye devam eder.

Neyzen: "Bende iki kilo içerim ama,öyle içmem.
Kâse geliyor,iki kiloluk rakiyi Neyzen kâseye
bosaltiyor.Digerleri Neyzen'in basini kâseye daldirip
lakir lakir rakiyi içecegini zannediyorlar.Fakat
Neyzenin isi bitmemistir.Bir somun ekmek bir de irice
bir kasik geliyor.Neyzen ekmegi lokma lokma
koparip kâsedeki rakiya bastiriyor.Lokmalar rakiyi
iyice çekince,Neyzen çalakasik yanasiyor bu bade
tridine.

Yine anlatilanlara göre; M.Kemal," Pes,pes " diye
bagirarak ayaga kalkmis ve elleriyle yüzünü
kapatmis...
Geri gelmeyeceklerse? 

Birinci Dünya Savasi yillari.Mahalle bekçilerinin davul
çalarak topladigi bir kafile,askerlik subesine gitmek
üzere yola koyuluyor.Kaldirimlarda biriken halk
gidenleri ugurluyor:

--Allah selamet versin,Allah selamet versin.

Yemen,Çanakkale,Filistin gibi cephelere gidenlerin
geri dönmeyeceklerini bilen Neyzen de bu yolculuk
törenine katiliyor:

--Allah rahmet eylesin,Allah rahmet eylesin!!!
Yüz karasi ! 

Kadiköy'de Aksarayli Hamdinin gazinosunda bir
yandan demlenir,bir yandan  ney çalarken,yanina bir
boyaci çocuk yanasir.

--Amca,boyayim mi?

Neyzen yerinde kalkar,para çikarip çocuga verdikten
sonra yere sirtüstü uzanir:

--Gel,yüzümü boya.

Yüzü boyaninca,Kadiköy'deki baska bir meyhaneye,
Papazin Bagi'na gider.Papazin Bagini mekan tutmus
olan Ahmet Rasim,onu görünce:

--Ne bu hal Neyzen?Kusdili Tiyatrosunda "Arabin
Intikami'nimi oynadin?

Neyzen güler:

--Merhamet insanin yüzünü bazen kara çikarir.

Boyaciya acidigini söyleyip olayi anlattiktan sonra
ekler:

--Kainata bir de bu heybette görüneyim,dedim.Allah'a
sükür ki böyle bir yüz karam oldu.Ya çikmazina
boyansaydim???
Simdiden belli ! 

Sadrazam Sait Halim Pasa Neyzeni Yeniköy'deki
yalisina davet eder.Yenilip içildikten,Neyzen'n Ney'i
dinlenildikten  sonra Pasa Neyzen'e pirlanta islemeli
essiz bir ney armagen eder.

Bizimki neyi eline alip inceler ve Pasa'ya geri varir.

--Hayrola üstad begenmedin mi?

--Çok begendim

--Peki neden almiyorsun?

--Ben yolsuz kalinca bu neyi satarim,yazik olur.Iyisi
mi sen bana bes Lira ver,bu ney sende dursun...
Yüzü gülmez... 

Sert,kavgaci,geçimsiz bir adam olan komsusu Tahsin
Bey'le karsilasir.Tahsin Bey:

--Bugün hanimi disçiye götürecegim.Dün gülerken
gördüm,ön dislerinden ikisi çürümüs.

--Yalan söylüyorsun

--Neden yalan söyleyecekmisim?

--Seninle yasayan insanin yüzü gülermi hiç?
Fasulyeye benziyor 

Ikinci Mesrutiyet döneminde nazirliga getirilen bir zat,
çok geçmeden yegeninin vali olarak atanmasini saglar.
Karsilastiklarinda,Neyzen:

--Masallah,kardesinizin oglu tipki fasulyeye benziyor.

--Genç yasta vali oldu,neden fasulyeye benzesin?

--Iste bende onun için benzetiyorum ya.Fasulye de
siriga sarilarak büyür.
Çalarken.. 

Soruyorlar:

--Neyzen,çalarken mi neselenirsin,yoksa neseli
oldugun zaman mi çalarsin?

Maliye Bakani hakkinda yolsuzluk dedikodularinin
dolastigi bir dönemidir.


Neyzen: " Maliye Vekili degilim ki,çalarken zevk
alayim "....

 

 
 
 
RAKASİM
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol